Efrahim: Çağımızın Vebası: Truman Sendromu
Yaşam/Hobi

Çağımızın Vebası: Truman Sendromu

Truman Sendromu denen hastalığı anlayabilmek için öncelikle bu hastalığa ilham olan Truman Show filminden biraz bahsetmemiz gerekiyor.

Başrolünde Jim Carrey’in oynadığı, Peter Weir’in yönetmen koltuğunda oturduğu Truman Show; Truman isimli bir karakterin, tüm hayatının 24 saat gösterildiği bir televizyon programında gösterildiği ve Truman’ın hiçbir gerçekten haberdar olmadığı bir hikayeyi anlatıyor bizlere.

Tüm hayatının koca bir yalan ve tüm şehrin koca bir dekor olduğu tuhaf bir film. Kulağa aşina geliyor değil mi böyle bir fikir? Çünkü birçok insan, özellikle de 90’lardan sonra yetişen kuşak, bu çelişkiyi kendi içinde bir müddet yaşamıştır. “Acaba her şey sahte, bir tek ben mi gerçeğim,” ya da “dünya yalnızca benim etrafımda mı dönüyor?” gibi düşünceler…

Bu hastalığa artık literatürde Truman Sendromu deniyor. Bu hastalığa yakalanan insanların genellikle başarılı ve göz önünde olan isimler olduğu tespit edilmiştir. Kurdukları paranoid fantezilerle sürekli gizli kameradan seyredildiklerini ve çevresindeki tüm insanların, hatta ailesinin de dahil olmak üzere birer aktör ya da aktris olduğunu düşünürler.

Bu durumun çok acı sonuçlara gebe olan örnekleri de biliniyor elbette. Anthony Waterlow isminde Avusturalyalı bir adam, 2009 yılında yakalandığı bu sendrom sonucunda, babasını ve kızını öldürmüş. Çünkü onu 24 saat canlı olarak bir yerlerde yayınladıkları düşüncesine kapılmış.

Efrahim: Çağımızın Vebası: Truman Sendromu

Doktor Joel Gold, bu sendrom ile olan ilk karşılaşmasını şöyle dile getiriyor;

“Meslek hayatım boyunca psikozun pek çok farklı türüyle karşılaştım, o yüzden ilk başta şaşırtıcı olan pek bir şey yoktu. Kendisinin vampir olduğunu düşünen insanlarla bile çalıştım. Ancak birkaç ay içerisinde beş farklı hastamın, ‘Doktor Gold, şu Truman Show filmini biliyor musunuz?’ sorusunu sorması üzerine, konunun ciddi bir şey olduğunu ve üzerine eğilmem gerektiğini fark ettim.”

Özellikle de günümüz teknolojisiyle beraber bu sendromun büyük oranda arttığını söylemek mümkün. Hele ki İnstagram ve Facebook canlı yayınları, anında etkileşimler ve içinde bulunduğumuz bu hızlı tüketim algısı bunu destekleyecek nitelikte.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir